Dr. Emre Bıkmaz

İştahsız Çocuğa Yaklaşım

Dr. Emre Bıkmaz


                İştahsızlık ve yeme problemi, okul öncesi çocuklarda sıklıkla görülür ve ebeveynler için başlıbaşına bir sorundur. Bu yaşlarda olmanın getirdiği gelişim özelliklerinin yanısıra, çocuğunuzu üzen ya da huzursuz eden olaylar da iştahını kapatabilmektedir. Aileler, bu iştah problemini takıntı haline getirmemelidir. Anne-baba, yemek yeme üzerine ne kadar aşırı düşerse, bu iştahsızlık problemi de o kadar sorun haline gelecektir.
                Önemli olan yeme probleminin neden olduğunu tespit edip erken önlem almaktır. Eğer yeni bir kardeşi dünyaya geldiyse onu kıskanıyor olabilir ve ilgiyi kendi üzerine çekip sekonder kazanç sağlamak, sevgi ihtiyacını gidermek için yemek yemeyi reddediyor olabilir.
                Bu konuda erken tedbir alınmazsa, çocuğun gelecekteki fiziksel, psikolojik ve sosyal hayatı olumsuz etkilenebilir.
                Bir yaşından sonra okula başlayana kadar olan dönemdeki çocuklar, bir yaşından küçük olan çocuklara göre daha yavaş büyürler ve bu nedenle de çok sık acıkmazlar.
                Genellikle bir yaşından büyük çocuklar, bir yaşından küçük olanlara göre daha az iştahlıdır.
                Yani yeme miktarındaki azalma, sadece çocuğun yaşının getirdiği gelişim özelliklerinden             dolayı bile olabilir.
                Yeme problemi zamanla kalıp değiştirebilir. Çocuktaki iştah kaybı, yemek seçme problemi zamanla kendiliğinden kaybolabilir. Ancak çok nadiren ergenlikle birlikte anoreksia, blumia gibi aşırı zayıflık takıntısına ya da tam tersine eksojen obezite dediğimiz duygusal oburluğa dönüşebilir.
                Önemli olan, her sorunda olduğu gibi, erken tedbir almaktır.
                Çocuğunuz yemek yemediyse, asla zorlamayın. Yoksa inatlaşır. Bu her gün yaşandıkça da çocukta da kalıcı olarak yer eder. Özellikle kahvaltı,öğle yemeği ve akşam yemeğinin saatlerinin hep aynı saatlerde olmasına, uyku ve oyun saatlerinin buna göre ayarlanmasına özen gösterin.
                Hep aynı saatte yerse, çocuğunuz acıkma alışkanlığı kazanır. Çocuğunuz kendi yemeğini      kendisi yesin. Bırakın etraf kirlensin, dert etmeyin.
                Balık yemeyen çocuğunu balık tutmaya çıkartırsanız, önce kendi tuttuğu balığı ve sonra çok çeşitli balıkları severek yiyecektir. Yemek yemeyi sadece sizin bildiğiniz gizli bir disiplin içinde, çocuk için bir oyun ve olumlu bir kavram haline dönüştürmeye çalışın.
                Çocuklar ne söylendiğinden çok, ne gördüğü ile ilgilenir. Anne-baba çocuğa öğüt vermek yerine, kendi yediğine dikkat ederse, en azından kötü örnek olmaz. Anne-baba yemek seçmemeli, her hafta dönüp dolaşıp aynı yemekleri pişirmemeli, değişik lezzetlere açık olmalı, cips gibi abur-cubur ve fast-food gibi zararlı olan yemekleri yemeyerek, kola içmeyerek çocuğuna örnek olmalıdır.
                Büyükanne ve büyükbabalar da abur-cubur içeren sürpriz paketler yapmamaları konusunda mutlaka uyarılmalıdır. Gerekiyorsa çocuğun harçlığı buna göre ayarlanmalıdır. Gerekiyorsa reklamlarda kanal değiştirilerek, çocuğun reklamları seyretmesi ve zararlı ürünleri canının çekmesi engellenmelidir.
                Çocuğunuza zorla bir şey yediremezsiniz. Onun gönlünce oynayın. Zorlamak iştahını açmaz, bilakis sizinle inat yapar.
                Yemek yemek=inatlaşmak şeklinde çocukta kalıcı bir yer eder. İşte bu kısır döngü, çocukla             anne-baba arasındaki iletişimi bozar ve çocukta sakinleşememe, öfke nöbetleri, gelecekte ergenlik çağını daha sancılı geçirme ve suça meyil gibi           problemler yaratabilir.
                Yemeği saatinde yemediyse, normal
porsiyonundan az yediyse veya etrafı çok kirleterek yediyse, bunların hiçbiri çocuğunuza   bağırmanızı, onu korkutmanızı, ona baskı kurmanızı gerektirmez. Gereksiz zorlamalar ve cezalandırmalar, çocuğunuzda ömür boyu kalıcı olumsuz izler bırakabilir.
                Yemek saatine yakın bir saatte, çocuğunuza “Ben çok acıktım”; yemekten sonra ise “Allah’a şükür, bugün de doydum” deyin. Böylelikle çocuğunuz da acıkmak nedir, doymak nedir öğrenmiş olacaktır.
                Yemek yemek=TV seyretmek veya yemek yemek=oyun oynamak olmamalıdır. Her şeyin bir zamanı vardır; yemek yemenin de zamanı ayrı tutulmalıdır. Yemek yerken sadece yemeğe konsantre olunmalıdır. Mümkünse odada veya parkta oyun oynama, TV, çizgi film seyrettirme ile yemek yeme aynı sırada yapılmamalıdır.
                Yemek yedikçe çocuğun sadece bedeni değil, ruhu da beslenir. Çünkü aile, birbirini seven insanlar, yemek yerken birarada olurlar. Ayrıca adab-ı muhaşeret kuralları da aile sofrasında öğrenilir.
                Bu masada çocuğunuzla paylaştıklarınız, onun gelecekteki sosyal hayatına olduğu gibi yansıyacaktır. Anne-baba olarak yemek yerken TV veya sanal alemle değil, çocuğunuzla ilgilenin, onunla muhabbet edin. Çocuğuna yemek yerken kötü değil, hoşça vakit geçirtin.
                Bir de genetik faktörü unutmamak gerek. Anne-baba obezse, çocuk da çok iştahlı ve obez olabilmekte; anne-baba minyonsa, çocuk da onlara çekebilmektedir.
                Aynı yaşta bile olsalar, her çocuğun bünyesi ve iştahı farklıdır. Çocuğunuza başka çocukları örnek göstermeyin.
                Yemek saatleri tüm ailenin katılımının sağlandığı faydalı sohbetlerin yapıldığı çocuğun iyi vakit geçirdiği zamanlar olmasına özen gösterilmeli.
                Çocuğunuzun karşısında rejim yapmayın, yemek seçmeyin, “Ben onu yemem”, “Onu yersem kilo alırım” demeyin. Bilakis, “Ben bu yemeği çok seviyorum” deyin. Çocuk rol modeli olarak, aynı yemek için, örneğin babası böyle dediyse kızı: “En sevdiğim yemek, anne bana da ondan koy” diyebilir.
İştahsızlıkla ilgili ayrıntılı testlerin (kan, idrar ve gaita tetkikleri) yapılması gerekiyorsa mutlaka yaptırın.                                Eğer fizik muayene bulguları normal, boyu ve kilosu çok geri değilse, kanı ve idrarı temizse, gaitada parazit yoksa, o çocuk sağlıklı demektir ve ailesi, “Önemli olan çocuğumun sağlıklı olması, daha sonra nasıl olsa güzel kilo alır” demelidir.

Dr. Yunus Emre BIKMAZ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Özel Kudret 
International Hospital

Yazarın Diğer Yazıları